RöportajUlusal

Güçlü bir ses: Efruze…

Müzik hayatına piyona ile başlayan opera sanatçısı Efruze ile “Assolist” albümü, müzik tarzı, ülkemizde opera sanatına olan bakış açısı, oyunculuk geçmişi, müzikal kariyeri, teknolojinin müziğe olan etkisi ve çok daha fazlasına dair konuştuğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İşte röportajımızın detayları…

 

Merhabalar, sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumlu baba tarafı eski İstanbullu, Göztepeli bir Kadıköy kızıyım. Eskiden Köşk olan sonradan modaya uyup maalesef apartmana dönüşen bir aile apartmanında büyüdüm. Güzel Sanatlar Lisesi’ne girmeyi çok isteyen ve hayaller kuran bir kızdım hep. Oyunlarımızda bile şarkıcı, oyuncu sanatçı hep ben olurdum. Bu hayallerin sonucunda da şimdi sizlerleyim.

Müzikle olan yolculuğunuzdan bahseder misiniz? Nasıl başladı bu yolculuk?
Müziğe piyano çalarak başladım. Sonrasında benim için büyük şans olan ve çok nitelikli öğrenciler yetiştiren Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazandım. Orada piyano ve viyola eğitimi aldım. Liseden mezun olduktan sonra her sene 6, 7 öğrenci kabul eden (benim zamanımda öyleydi) İstanbul Üniversitesi devlet konservatuvarı Opera Bölümü Sınavlarını kazanmamla, benim için büyük bir tutkuya dönüşen opera hayatıma girdi. Konservatuvar yıllarım benim için en unutulmaz yıllardı diyebilirim. Daha ikinci sınıfta iken operalarda oynamaya başladım ve daha 19 yaşında iken ilk başrolüm “Saraydan Kız Kaçırma” operasında “Blonde” rolünü seslendirdim. Sonrasında yine hala öğrenciyken İstanbul operasında görev almaya başladım ve birçok oyunda başrol oynadım. Eş zamanlı olarak Cemal Reşit Rey konser Salonu’nda solist sanatçısı olarak birçok operada, operette, müzikalde başroller oynadım. Senfoni orkestraları ile konserler verdim. Çaldığım enstrümanlar, oynadığım operalar, müzikaller, televizyon dizileri ,bir ressamın paletindeki yüzlerce renk gibi beni ve müziğimi besledi ve bu albümde hayat buldu.

Albüm yapma fikri nasıl ortaya çıktı peki?
Ailem çok müzik dinlerdi çoğunlukla da Türk Sanat Müziği dinlenirdi. Sanırım içten gelen bir tutku benimkisi. Bu albümün hikayesi bana hediye edilen bir Nesrin Sipahi albümü ile başlıyor. Kendisinin güçlü ve tertemiz şarkı söylemesinden o kadar etkilendim ki “Bu şarkıları ben de söylemeliyim” dedim kendi kendime ve Türk Sanat Müziği tutkum o kararla başladı. Sonrasında bu tutku harika bir proje doğurdu ve bu proje dahilinde sayısız konserler yaptık. Assolist’e şarkı seçerken de filmlerle büyümenin etkisinden olacak ki Yeşilçam filmlerinin o yeri dolmaz eserlerinden derledim.

“Assolist” albümünde kimlerle çalıştınız? Repertuar nasıl ortaya çıktı?
İlk başlarda çok zorlu bir yolculuktu benimkisi. Kullanmayı her ayrıntısıyla bildiğim uzay gemisinden uzaya atladım diyebilirim Operadan Türk Sanat Müziğine geçişim için  Çok iyi ustalardan destek alarak uzunca zaman meşk ederek harika bir yola koyuldum önce. Şimdi de o yolun yolcusu olarak Assolist albümü ile karşınızdayım. Evet eğitimimden dolayı çok güçlü bir sesim var ama her şarkının da ayrı bir hikayesi var. Biz icracıların ilk görevi bestecinin ve söz yazarının anlattığı hikayeyi kendi yorumumuzla ve eğitimimizle özüne sadık kalarak ama ruhumuzu üfleyerek yorumlamaktır. Ben de şimdiye kadar seslendirdiğim tüm opera, müzikal, türkü ve Türk Müziği’nin bana verdiği renkleri bu albümde yansıttığımı düşünüyorum. Bu sebeple de sahnede seslendirdiğim ve en çok beğenilen eserlerden 11 şarkıyı müzik severler için derledim.

“İyi ki bu albümü yapmışım” diyorum

Tarzınızı tam olarak nasıl yorumluyorsunuz? Hitap ettiğiniz kitle tam olarak kim(ler)?
Yorum, beğeni, taktir kısmını her zaman dinleyici tarafına bırakmayı tercih ederim. Geçen gün Gündoğdu Duran hocamı ziyarete gittim “Gözleri Aşka Gülen” eserinin sahibi. Kendisi “Şimdiye kadar benim şarkımı senin kadar doğru okuyan olmadı” dedi. İşte en güzel yorum bu benim için. Dinleyicilerim ise aslında her yaştan diyebilirim. Tik Tok’ta Gözleri Aşka Gülen şarkım binlerce kez paylaşıldı. Demek ki “Genç nesil Türk Sanat Müziği sevmez” demek çok yanlış. Sevmişler ki bu kadar çok paylaşım oldu.

Müzik haricinde oyunculukta da gayet başarılı işlerde yer aldınız. Öyle değil mi?
Sahne Sanatları bölümünde eğitim aldığım ve birçok müzikal opera ve opette oynadığım için oyunculuğum çok iyi beslendi. Bir de gerçekten çok severek yaptığım bir iş. Küçük yaşlarda başlayan reklam oyunculuğu sonrasında dizi ve sinema oyunculuğuna dönüştü. Oynadığım diziler “Anadolu Kaplanı”, “Sıla”, “Fikrimin İnce Gülü”, “Eşref Saati”, “Fırtınalı Aşk”, “Hicran Yarası”, “Çırağan Baskını” ve en çok izlenen, üç sezon devam ettiğim “Doktorlar” ile Yavuz Turgut hocamın yönettiği “Kabadayı” sinema filmi.

Albümle ilgili geri dönüşler nasıl?
O kadar güzel olumlu ve pozitif yorumlar alıyorum ki her gün “İyi ki bu albümü yapmışım” diyorum kendi kendime. Sosyal medya sayesinde dinleyicilerimin bana ulaşması çok kolay olduğu için sağ olsunlar hep güzelliklerle dolu satırlar gönderiyorlar bana.

Dijital bir çağda CD ile albüm çıkardınız. Riskli de bir iş aslında, neden?
Ben projenin en başından beri CD olarak yayımlanmasını hayal ettim. Dijital çağın tüm nimetlerini seven eski kafalı biri olarak sağ olsun Samsun Demir Bey de bu fikrimi destekledi. On bir şarkıdan oluşan, arşivlik bir albüm olduğunu düşünüyorum. İleride plak olarak basmak da ikinci hayalim…

Grup Artistanbul Orkestrası var bir de, orada neler yapıyorsunuz?
Artistanbul benim ilk bebeğim, konservatuvar yıllarında kurduğumuz çok değerli bir orkestra. On beş sene bir fiil çalışan, özellikle uluslararası kongrelerde ülkemizi çok güzel temsil etmiş müzikalden, caza, napolitenlerden seçkin pop müziklerine uzanan geniş bir repertuvarda sayısız konserler verdiğim çok kıymetli dostluklarımın ve anılarımın olduğu bir orkestra. Ben artık sizlerle bu projede birlikte olduğum için onlar yola bensiz devam ediyorlar ama hala onursal başkanlarıyım.

Opera ülkemizde hak ettiği değeri pek de göremeyen bir sanat ne yazık ki. Siz neler söylemek istersiniz?
Opera Sanatı tüm sanat dallarını içinde barındırdığı için bana sanatın hep en doruk noktası gibi gelmiştir. Bu noktaları beğenebilmek için önce biraz bilmek, biraz kulak aşinalığı lazım diye düşünüyorum. Maalesef bizim eğitim sistemimizde klasik müzik çok yer almadığı için Türk halkının bilmediği bir alana ilgi göstermemesi çok normal. Annelerimizin zamanındaki köy enstitüleri şu an devam etseydi her öğretmen bir klasik enstrüman çalmayı öğrenir, öğrendiklerini öğretir bizler de opera ve klasik müzik dinleyen bir ülke olurduk. Her şeyin başı eğitimden geçiyor.

“Günümüz pop müziği malesef bana çok fotokopi gibi geliyor”

Siz kimleri dinlemekten keyif alıyorsunuz?
Ben iyi yorumlanan, üzerinde gerçek emek harcanmış her müziği dinlemekten çok keyif alırım. Mesleğim dolayısı ile gerçek şarkıcıları dinlemek ayrıca gözlem yapmak için beslendiğim bir nokta. En sıkılmadan dinlediğim ve bana bir okul gibi gelen isim ise rahmetli Zeki Müren’dir her zaman.

Özellikle çalışmak istediğiniz bir isim var mı?
Türk Sanat Müziğini güzel yorumladığı için Tarkan olabilir.

Kendinizi üç kelime tanımlayın desem, bu üç kelime hangileri olur?
Çalışkan, müşkülpesent, titiz .

Her şeyde olduğu gibi müzikte de bir tüketim çılgınlığı var. Bu noktada klasikler vazgeçilmez olarak kalacak mı sizce?
Günümüz pop müziği maalesef bana çok fotokopi gibi geliyor.Tabii ki istisnalar var ama genele bakılınca sabun köpüğü parçalar. Nasıl biz hala dönüp 20 sene 30 sene 50 sene önceki parçaları dinliyor ve değer veriyorsak bir 20 sene sonra dinleyecilerimin “Assolist”i de severek dinleyeceklerine inanıyorum.

Son olarak neler söylemek istersiniz?
Pandemi tüm insanlık ve kendim için büyük bir sınav bence. Bu sınavdan doğru dersleri alabilirsek insanlığın daha olumlu yönde evriliceğini düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte hepimizin daha çok çalışmasını ve evde geçirdiğimiz günleri sahnelerde konserlerde geçirmeyi diliyor; size de bu keyifli röportaj için ayrıca teşekkür ediyorum.

Röportaj: Elçin ULUSOY

Related posts
BlogLifestyleRöportaj

Adım Adım ilkbahar

Bu ay sayfamızın konuğu genç ve kariyerinde oldukça başarılı adımlar atan Psikolog/Yazar…
Read more
LifestyleRöportaj

Müzik işim değil aşkımdır...

‘Turizm Otelcilik Bölümünü bitirdim. Müzik kariyerimde üniversitede başladı. Ben aslında…
Read more
LifestyleRöportaj

Sanatçı zamansız ve yaşsızdır

‘Bu Ne Dünya’ ve ‘Yalan’ şarkılarıyla tanınan ve 45 yıldır müzik hayatındaki yerini…
Read more
E-Bülten
Güncel magazin haberlerinden ilk sizin haberiniz olsun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.