BlogLifestyleRöportaj

Portreler: Şeyda Şentürk

Neden bu meslek?
Neden bu meslek? Ben Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Benim üniversiteye hazırlandığım yıllarda Türkiye’de çok az hukuk fakültesi vardı ve hukuk fakültesini kazanmak, okumak, bitirmek çok zordu. Bizim için ulaşılmazdı. Tabii ki zoru başarmak, saygın bir mesleğe sahip olmak, asıl sebeplerim bunlar. Sonrasında da kendimi yenileyebileceğim, sürekli hareket halinde, kendi kapasitemi kullanabileceğim bir meslek olduğu için de çok memnunum.

Gün sonunda hiç “kahretsin” deyip başka bir meslek yapmak istediğiniz oldu mu?
Bu zaten benim yaptığım ikinci meslek oldu. Şöyle ki; ben avukatlık ruhsatımı aldıktan sonra iki üç sene avukatlık yaptım. Sonrasında Eskişehir Beymen bayiliğini aldık. Yaklaşık 11 yıl Eskişehir Beymen bayiliğini yaptım. Sonrasında da büromu açarak serbest avukatlığa döndüm. Uzun yıllardır kendi büromda serbest avukatlık yapıyorum. İki işi de yapmış biri olarak, eğitimim ne ise ya da eğitim hangi konudaysa o mesleğin yapılmasından yanayım. Bu sebeple avukatlık dışında hiçbir şey düşünmedim, düşünmüyorum.

Meslek hayatınızda unutamadığınız bir anı var mı?
Ben dava ağırlıklı çalışıyorum. Uzun yıllar da boşanma ağırlıklı olarak çalıştım. Bu sebeple de çok fazla üzücü ya da mutlu anım var. Sayısız ve çoğunu da unutmuyorum, kalıcı izleri olan anılar ama en çok ilk aklıma gelen boşandıktan sonra üç çocuğun annesini görmek istememeleri ve icra yoluyla görüştürme esnasında yaşadıklarımdır, hiçbir zaman unutamam yaşadığım sıkıntıyı ve üzüntüyü. Bunun gibi pek çok anı var ama ilk aklıma gelen üzücü de olsa budur. Ama mutlu anılarım da elbette ki çok var.

Zor zamanlarda nasıl stres atarsınız?
Çok şükür ki ailem ve yakın dostlarım var, mutlaka onlardan birini ararım ve paylaşırım, asla içimde tutmam. Eğer bu stres dönemi uzun vadeliyse ya da daha sıkıntılı bir dönemse ortam ve özellikle de şehir değiştirmek, kızım İstanbul’da onun yanına gitmek ya da tatil amaçlı uzaklaşmak, rutinden koparak olaya daha objektif bakabilmek bana çok iyi geliyor ve çoğu zaman da olaylara çok daha olumlu bakmama sebep oluyor.

Ne tarz kıyafetlerden hoşlanırsınız?
Tarzım tabii ki çok değişiyor. Neden değişiyor? İhtiyaca göre değişiyor. Meslek için seçtiğim kıyafetlerin renkleri ve tarzları çok farklı. Ben bir avukatın ciddi ağır giyinmesinden yanayım çünkü mesleğimiz bu tarz bir meslek. Fakat özel hayatımda mesleğimle ilgili sade bluzlar, midi boy etekler, sade pantolonlar, daha çok koyu renk, orta boy topuklu ayakkabılar genellikle tercih ettiklerim oluyor. Günlük hayatımda ise taytlar ve kotları kombine etmeyi seviyorum. Akşam yemeklerim benim için çok özel yine. Dostlarımla, ailemle ya da bir takım dernek toplantılarımızda biraz daha kendi çizgimi yaratabileceğim, değişik kesim pantolon, elbiseler ve minik takılar vazgeçilmezlerim oluyor diyebilirim.

Kalabalık aile mi? Çekirdek aile mi?
Ben kalabalık bir ailede büyüdüm. Bu sebeple elbette kalabalık aileden yanayım. Onun verdiği sevgi ve güven ortamı bambaşka. O bambaşka bir konfor sağlıyor insana. Ancak şimdi yalnız yaşıyorum. Yalnız yaşayınca da insan kendini buluyor, hedeflerini daha iyi belirliyor, kendiyle baş başa kalmak insana iyi gelen bir şey. Ben çok mutluyum, çok şanslıyım çünkü hala kalabalık sayılan ailemle sıkça görüşmeye ve bazen de yalnız kalmaya fırsatım oluyor.

Büyük ev mi? Küçük ev mi?
Onun da ihtiyaca göre değiştiğini düşünüyorum. Benim bürom şu an evimden daha büyük. Çünkü hayatımın çoğu kısmı büroda geçiyor. Evimde daha az zaman geçiriyorum dolayısıyla büyük bir eve ihtiyacım yok. Ancak kızımı büyütürken evlerim daha büyük ve bahçeliydi çünkü o dönem ihtiyaç o yöndeydi. Şuan evin büyüklüğünden ya da küçüklüğünden çok evin konforu, konumu, enerjisi, ışığı, balkonu ya da bahçe gibi ayrıntıları… Bu tür şeyleriyle daha fazla ilgiliyim. O yüzden şuan için ihtiyaçlarım da belki o yönde olduğu için evim küçük.

Minimalist dekorasyon mu? Maksimalist dekorasyon mu?
Tabii ki minimalist dekorasyon. Çünkü maksimalist dekorasyon daha fazla ayrıntı ve daha fazla abartı içeriyor. Daha büyük eşyalar, daha çarpıcı renkler… Halbuki benim hayat tarzım çok daha sadelikten yana. Ancak ilerleyen yıllarla birlikte manevi olarak bağlandığım eşyalarım da var, belli an ve anıları hatırlatan şeyler. Bu eşyaların yanımda olmasından hoşlanıyorum. Sevdiğim insanların fotoğraflarının etrafımda olmasından hoşlanıyorum. Dolayısıyla bunlar ile birlikte çok az eşya değil artık.

Hayalperest misiniz? Gerçekçi mi?
Hayalperest değilim, hiç olmadım, hala da değilim ama hayalperest olunmasını isterim. Çünkü insana vizyon katan, insanın sınırlarını zorlayan hayalleridir bence. İnsan hayal ettiği sürece kendini aşar. Dolayısıyla biraz daha hayalperest olmayı isterdim.

Etkisinden uzun süre kurtulamadığınız bir film var mı?
Elbette ki herkes gibi yerli, yabancı pek çok film izledim bu güne kadar. Ancak son dönemlerde özellikle TRT2’yi izliyorum. Hem filmleri izliyorum hem de hafta sonu yapılan eleştiriler son derece güzel ve doyurucu oluyor. Son dönemde en çok etkilendiğim film ise “ Maudie” isimli biyografik, yabancı bir film. Film; engelli bir kadının sessiz direnişi, eşiyle iletişimi ve günün sonunda küçük kulübesinde yaptığı resimlerle hayattaki başarısını anlatıyor ve beni de çok etkiledi. Soluksuz izledim diyebilirim ve herkese de tavsiye ediyorum.

 

Röportaj: Elçin ULUSOY
Fotoğraflar: Yağmur AKIN

Related posts
CaddeLifestyle

Sürpriz doğum günü kutlaması

Açılışına sayılı günler kala yeni yatırımları Noon Restaurant’ın son düzenlemelerini…
Read more
CaddeLifestyle

Yeni döneme hazırlanıyorlar

Şehrin gözde gece kulüplerinden Tren’in işletme müdürü Erman Tüfekçi’ye mekanında…
Read more
CaddeLifestyle

Haber sonrası kahve molası

İstikbal Gazetesi ve İstikbal Dergisi’nin muhabiri ÖzgeZaim’i bir haber sonrası…
Read more
E-Bülten
Güncel magazin haberlerinden ilk sizin haberiniz olsun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.